Evlilik Öncesi İletişim Bozukluğu
Bu konudaki sorunlar değişik sosyo-kültürel katmanlar için farklılık gösterebilir.
Bireysel farkındalığı gelişmiş, nispeten ekonomik özerkliğini kazanmış, çıkıp geldikleri ailelerinden belli bir oranda özgürleşmiş, ya da özgürleşmeyi arzu eden, kendi hayatlarını bağımsızca kurmak isteyen çift adayları hakkında konuşmalıyız. Kayda değer tek çalışma alanı budur.
Evlilik arzusu, aile kurma iradesini gösterir. Çoğalma ve birlikte yaşlanma, aile kurmanın açık amaçlarıdır. Üreten bir aile kurmanın temelinde, öz değeri yüksek, ne istediğini bilen, ortak bir vizyonda kaynaşma yeteneği olan iki insan vardır.
Çift olmanın temeli libidodur. Cinsel yoğunlaşma ve çekim belli bir eşiğin üstünde olmalıdır.
Demekki, evlilik öncesi iletişim bozukluklarının bir bölümü cinsel uyumsuzluktan kaynaklanabilir. Birçok toplum için, hala dogma olmaktan kurtulmamış olan cinsellik konusunda deneyim ve bilgi eksikliği mevcuttur. Bu yüzden çiftler birçok yanlış anlamaya gebe olan bu konuyu geçiştirerek, zamanla her şeyin yoluna gireceğini düşünebilirler. Fakat cinsel enerji, çift olmanın ve aile olmanın temeli gibidir. Zamanla hiçbir şey yoluna girmeyebilir. Çürük bir temelin üzerinde bina yükselmeye başlayabilir.
Çİftler, cinsel mayalanmanın ötesinde, seksüel doygunluğun ötesinde birbirlerini başka nedenlerle de özlemelidir. Aile olma potansiyeli olan bir ilişki, ancak seksüel doygunluk halinde ortaya çıkabilir.
Paradoksal bir biçimde libido ilişkinin ve ailenin temeldir. Fakat partnerler, bu alandan özgür bir ruhla birbirini özlemiyorsa, ilişki potansiyeli yoktur.
Özlemin duygusal, mental, ruhsal nedenleri olmalıdır. Ancak o zaman bir ilişki ve bir aile olma potansiyelinden söz edebiliriz. Demek ki, evlilik öncesi iletişim bozukluklarının bir bölümü ise, tarafların, ortak bir duygusal, mental, ruhsal vizyona sahip olmayışları olabilir. Bu durumda birbirini özlemeleri için bir sebep yoktur.
Diğer bir iletişim bozukluğu, evlilik için başlangıç koşulları ve doğru zamanlama konusunda ortaya çıkabilir.
Libidonal çekimin zorlamasıyla ya da mevcut durumun zorlayıcı etkisiyle evlilik vagonuna atlamanın kurtarıcı olacağı zannedilebilir.
Bu konulardaki farklı düşünceler, hatalı başlangıçlara neden olabilecektir. O yüzden başlangıç anına götüren koşulların, kaçınmacı, uzaklaşmacı ya da libido çekimine dayalı olmaması gerekir
